05 Eyl?l 2 Rosenhan deneyi

Rosenhan deneyi

                   Psikiyatri kliniklerini ters köşe yatıran bir psikolog ve zalimce(!) deneyi...

 

 Rosenhan deneyi psikiyatri kliniklerinde konulan tanıların ne derece gerçeğe uygun olduğunu doğrulamak amacı taşıyordu. Deney Standford üniversitesi profesörü psikolog David Rosenhan tarafından gerçekleştirilmiştir. Deneyden sonra psikiyatrik tanı ve değerlendirmenin önemi üzerine ciddi tartışmalar yaşanmıştır. Deney iki aşamadan oluşmaktaydı.

Deneyin 1. Aşaması….

  Sekiz kişi farklı sosyal gruplardan seçildi. Grubun bileşimi şöyleydi: çocuk doktoru, psikiyatrist, ressam, ev kadını, öğrenci ve üç psikolog (Rosenhan’da bunlardan biri idi).. Deney boyunca sekiz katılımcı Amerika'nın çeşitli eyaletlerinde bulunan  12 psikiyatri kliniğine başvurdular, deneyi gerçekleştirmek için rol yapıp ve kendilerini kiliniklerin görevlilerine -kliniğe kabul edilmek için- akıl sağlığı yerinde olmayan bireyler olarak tanıttılar. Hastane personelinin deneyden haberi yoktu, . Ayrıca bu gruptaki hiç kimsenin -akıl sağlığı sorunu olmadığı gibi- önceki tarihlere ait herhangi bir raporları da bulunmuyordu. Sahte hastaların her biri akıl sağlığı üzerine çalışmalar yapmış eğitimli ve alanında bilir kişilerdi. Kendilerini görevlilere takma isimlerle tanıtmışlardı ve gerçek kişiliklerini saklamışlardı, böylece hastane onları araştırsa bile kim olduklarını (gerçek kimliklerini) teyit edemeyecekti, bu etken deney açısında önem teşkil ediyordu.

   Katılımcılar kliniklere aynı şikayetle başvuruyordu : onlar sesler duymakta, bu sesler "boş", "boşluk", "düşmek" gibiydi. Katılımcıların uydurma şikayetleri bununla bitiyordu, bundan sonra ise her katılımcı doktorlarına kendi hayatında yaşanan gerçek olayları anlatmaktaydı. Bu gerçek hikayeler onların ebeveynleri, kardeşleri,  ve iş arkadaşları ile olan ilişkilerini kapsıyordu. Katılımcılar kliniklerdeki psikiyatristlere hayatlarında meydana gelen olayları olduğu gibi aktarıyor, bu olayların kendilerini sevindirdiğini veya hayal kırıklığına uğrattığını söylüyorlardı. Bu olaylar ve katılımcıların onlara tepkisi aslında tam normaldi ve onlarda hiçbir patoloji yoktu.

 Psikiyatri kliniğine hasta olarak kabul edilen katılımcılar kabul sürecinden kısa süre sonra tamamen normal davranmaya başladırlar, ilk başvuru hariç hiçbir  uydurma, anormallik göstermediler. Ayrıca,  katılımcılar doktorlara  artık kendilerini iyi hissettiklerini ve  sesler duymadıklarını söylüyorlardı. Onlar doktorlarla ve gerçek hastalara dostça davranıyor, kendilerinin "iyileşmekte olduklarını" göstermek için doktorlarla yardımcı bile oluyorlardı.

 Bu sekiz rol yapan kişiden  yedisine başvurdukları kliniklerde şizofreni tanısı konuldu. Klinikte 7 gün ile  52 gün arasında kaldılar. Sürenin sonunda bu kliniklerden "remisyonda şizofreni" teşhisi ile bırakıldılar. Klinikte oldukları sürece hiçbir hastane çalışanı onların davranışlarından şüphelenmedi ve uydurma hasta olduklarını anlamadı. Klinik çalışanları, katılımcıları şizofreni teşhisi ile giriş yaptıktan sonra ve tedaviden sonra da  zihinsel olarak normal, sağlıklı kişi olarak kabul görmediler. kliniklerde doktorlar katılımcıların zihinsell hasta olduklarına emin idiler, gerçi klinikte yatan gerçek hastalar  bir kaç durumda katılımcıların davranışlarından şüphelenmişti. Gerçek hastalar, katılımcıların bazılarına şunları demiş: "Siz deli değilsiniz. Siz gazetecisiniz... siz hastanenin çalışma şartlarını kontrol etmektesiniz vb…"

Deneyin 2. Aşaması…

  Daha sonra Rosenhan'a bir klinikten istemde bulunulur. Söz konusu klinik Rosenhan'a bu deneyi yeniden gerçekleştirmesini -fakat bu sefer sahte hastaları kendi kliniklerine göndermesini- ister. Klinik; kendi çalışanlarının gönderilen sahte hastaları -diğer (gerçek) akıl hastalarından- ayırabileceği güvencesini verir. Zalim (!) Rosenhan bu  teklifi kabul eder ve psikiyatri kliniklerine önümüzdeki aylarda bazı kişilerin uydurma problemlerle hastanelere müracaat edeceği haber edilir. Psikiyatr, psikolog ve hemşirelere bu hususta son derece dikkatli olmaları uyarısı yapılır.  böylelikle deneyin ikinci kısmı başlar.

  Klinik çalışanları; birkaç hafta içinde gelen, akıl hastası oldukları iddia edilen 193 hastadan 41'ine ''sahte hasta olabilir'' teşhisini koydular, bu 41 hastadan ise 19'u -en az bir psikiyatr ve klinik çalışanı tarafından kontrol edilerek- kliniğe kabul edilmişlerdir; fakat Rosenhan,  kliniğe hiç sahte hasta göndermemiştir.

Sonuç….

  Deneyin birinci kısmı psikiyatri kliniklerinin ruhsal açıdan sağlıklı birini kolayca hasta gibi kabul edebileceğini ispatladı ve deney basında geniş yer edindi- Deneyin sonuçlarının da gösterdiği üzere psikiyatri kliniklerinin "normal bir insan ile akıl hastası olan bir insanı birbirinden ayıramadıkları" ortaya çıkmıştır, böylelikle psikiyatri enstitülerine karşı -haklı- bir itimatsızlık oluşmasıyla birlikte gerçekte akıl hastası olmayan bir kişinin teşhis koyularak kliniğe yatırılması gibi bir spekülasyonda klinikte gerçekleşebilecek olası dehümanizasyonun da tehlikelerini belirtmiştir. Doktorların yanlış teşhis koyması da gösteriyor ki, onların katılımcılara bakış açısı güçlü önyargılara göre şekillenmektedir.. Deneyin sonuçlarını D. Rosenhan 1973 yılında Science dergisinde, "On being sane in insane places" makalesinde yayımladı

 

  • Kaynak: David L. Rosenhan, "On Being Sane in Insane Places", Science, Vol. 179 (Jan. 1973), 250-258.

 

Okuma : 6060